ANALİZ ' HABER - Prof. Dr. Naci Görür, yine bir gerçeği hatırlattı. Ama duyduk mu, tartıştık mı, önlem aldık mı? Belki birkaç saniyelik sosyal medya paylaşımlarımızda yer buldu; ama ya ötesi?
Marmara Ereğlisi ve Datça. Biri kuzeyde, biri güneyde; ama ikisi de aynı acı gerçeği hatırlatıyor: Ülkede deprem bir ihtimal değil, gerçek.
İKİ DEPREM, İKİ MESAJ
Marmara Ereğlisi'nde 3.5, Datça'da 4.7. İki çok farklı noktada kaydedilen sarsıntılar, bize yer altından birer uyarı mesajı gibiydi. Ama biz bu mesajları okuyabiliyor muyuz?
Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, bu uyarıları sosyal medya hesabından paylaştı. Helen-Kıbrıs yayı ve Kumburgaz fayı. Birçoğumuz için yabancı gelebilir, ama bu iki isim deprem gerçeğinin altın anahtarları.
HELEN-KIBRIS YAYI: BİR FAYIN HİKAYESİ
Girit adası açıklarında, Helen-Kıbrıs fayı üzerinde ardı ardına depremler oluyor. Son sarsıntı 4.8 büyüklüğünde. Görür'ün değişiyle, bu zemin Plini-Strabo zonu üzerinde. Ve bu fay hareketlenmeye devam ediyor.
Dünyanın bu çılgın fay hatları öyle karmaşık ki. Adını duymadığınız yerler, fark etmediğiniz riskler. Ama şunu bilmek yetiyor: Büyük depremlerın öncülerine dikkat etmemek, ölümün eşiğinde yürümek gibi bir şey.
KUMBURGAZ FAYI: GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE BİR TEHDİT
Diğer yanda Marmara Ereğlisi. 3.5 büyüklüğündeki deprem, kimi zaman önemsiz gibi görülür. Ama Görür, Kumburgaz fayının altını çiziyor. Tekirdağ fayı kırılmış; ama bu yörede gaz çıkışı nedeniyle çökellerdeki deformasyonlar sürekli hareket yaratıyor.
"Kilitleyip unuturuz, ama fay asla unutmaz," diyor adeta bu uyarı. Stresten kurtulmak için ara ara bu küçük sarsıntılar, fayın nefes alma yolları.
UYARILARIN SONUCU NEREYE VARACAK?
Naci Görür'ün bu teknik paylaşımları, aslında bir çağrı niteliğinde. Bilimsel gerçeklerle halkı uyarıyor ama duyan var mı belli değil.
Bu deprem uyarıları, sadece akademik bir tartışma olarak kalıyor. İnsanların hayatını kurtarmak için harekete geçiliyor mu? Yoksa yine mi unutup bir sonraki sarsıntıyı bekliyoruz?
HER ŞEHRİN, HER MAHALLENİN GERÇEĞİ
Deprem sırf Marmara'ın, Ege'nin veya Akdeniz'ın sorunu değil. Her şehir, her mahalle riskin içinde. Yapı stoğumuz, acil durum planlarımız ne durumda?
Afet bilinçlendirme eğitimleri, yerel yönetimlerin harekete geçmesi, şehir planlarının düzgün yapılması Şart. Ama bunları konuşmak için daha ne kadar uyarı bekliyoruz?
UYARILAR KULAĞIMIZA DEĞİYOR MU?
Deprem uzmanlarının çığlığına kulak vermek gerek. Görür'ün mesajı çok net: Çökellerdeki gazın dışına vurduğu küçük depremler, esas büyük sarsıntının habercisidir.
İstanbul için defalarca uyarılar yapıldı. Kentsel dönüşüm projeleri ranta değil, insana odaklanmalı. Ama hala büyük bir yıkıma karşı hazırlıksızız.
SONUÇ: SORUMLULUK KİMDE?
Depremler bilimsel bir gerçek. Ama bu gerçeğe sessiz kalmak, önlem almamak, bilinçsizce hareket etmek büyük bir sorumsuzluk. Naci Görür'ün çağrısı, bir bilim insanının uyarısından çok daha fazlası.
Toplum olarak bu çığlığa kulak vermeliyiz. Yetkililerden talep etmeli, bilimle harekete geçmeliyiz. Yoksa, ertelenmiş bir felaketin acı sonucunu yaşamaya devam edeceğiz.