Yıllarca çalışıp bir evi bile zor alabilen vatandaşımızın yüreği yandı. Kendi vatanında ikinci sınıf hissiyle yaşamaya zorlanmak, hangi vicdana sığar? Ama biz ne yaptık? Vatandaşlığı dolara endeksledik. Parayla satışı çıkardık. Sonra ne mi oldu? Buyurun, şimdi hep birlikte bakalım...
PARAYLA VATANDAŞLIK MODELİ
Ocak 2017. Resmi Gazete’de bir karar yayımlandı. En az 1 milyon dolarlık gayrimenkul alırsanız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilirsiniz, dedi. Yetmedi, 2018’de bu tutar 250 bin dolara düşürüldü.
İşte o gün bugündür yabancılar geldi, aldı, üç yıl sonra sattı, gitti. Ceplerine hem Türk pasaportunu hem de dolgun karlarını koyarak. Peki ya biz? Elimizde hızla artan konut fiyatları ve derinleşen barınma krizimiz kaldı.
Artan konut fiyatları ve kira krizleri, vatandaşın barınma hakkını tehdit ediyor. Toplumsal ayrışma büyüyor.
BİR KONUT, SEKİZ VATANDAŞ
250 bin dolarlık bir evle koca bir ailenin vatandaşlık aldığı dönemlerden geçtik. Anne, baba, çocuklar… Kalabalık aileler bir tapuyla sekiz vatandaşlık kazanıyordu.
Nasıl mı? Tapu devirlerinde fırsatçılık aldı başını gitti. Eksper raporlarında ev fiyatları şişirildi, 150 bin dolarlık ev kağıt üzerinde 250 bin dolar oldu. Vatandaşlık şartını dolduranlar, hızla karını da alıp gittiler.
KİMLER ZARAR GÖRDÜ?
En büyük zarara uğrayan, yine bu topraklarda yaşayan biz olduk. Fiyatların çıldırmasıyla özellikle gençler ev hayalini rafa kaldırdı. Kiralar patladı, mülk sahipleri her gün yeni bir zam bahane etti.
Peki, bir ülkenin vatandaşlığı bu kadar kolay satılabilir mi? Sadece para mı önemli? Ya bu kişiler yarın bir kriz çıktığında Türkiye’yi terk ederse?
YENİ DÜZENLEMELER NE GETİRDİ?
2023 yılında şartlar yeniden düzenlendi. Vatandaşlık şartı, gayrimenkul alımı için 400 bin dolara çıkarıldı. Ancak bu kez yabancılar başka ülkelere yönelmeye başladı.
Portekiz, Kıbrıs, Dubai, hatta Bosna-Hersek. Hem ekonomik krizler hem de fiyat artışları nedeniyle artık bu pazarlar Türkiye’den daha cazip hale geldi.
2024 itibarıyla vatandaşlık için alınan konutların %60’ı el değiştirdi. Bu modelin sürdürülebilirliği tartışmalı.
İHTİYAÇ NE?
Peki, çözüm ne? Yabancıya konut satışı yerine uzun dönem oturum izni veren bir model düşünülemez mi? Hatta çok sıkı denetimle, bu izinlerin de yanında topluma uyum projeleri şart koşulamaz mı?
Dünya vatandaşlık modellerine baktığınızda, parayla bu işin yapıldığı çok nadir. O ülkelerin hedefi, sosyal sermayesini güçlendirmek, nitelikli bireyleri kazandırmak.
VATANDAŞLIK KUTSALDIR
Ama biz, vatandaşlığı yabancı yatırımı çekmek için bir araç olarak kullandık. Bu durum, vatandaşlığın değerini sorgulanabilir hale getirdi. Ve gördük ki, parayla elde edilen vatandaşlık, geride büyük toplumsal yaralar bırakıyor.
Yeniden sorgulama vakti. Bu model bize ne kazandırdı, ne kaybettirdi? Ve en önemlisi, vatanımızın değeri, 250 bin dolarlık bir tapuya mı sığıyor?
GAYRİMENKUL FİYATLARINDA PATLAMA
Bu politika sadece vatandaşlık değil, gayrimenkul piyasasında da vahim bir patlama yarattı. Ortalama bir ailenin konut sahibi olma hayali, fiyat artışlarıyla yok oldu.
Sıradan bir memurun ya da işçinin maaşı, artık bir ev almak için yeterli değil. Kök salmak isteyen aileler, kira yükünün altında eziliyor.
Peki, bu çöküşün kazananı kim? Gayrimenkul şirketleri ve aradaki fırsatçılar. Kaybedeni ise biz, yani bu ülkenin gerçek sahipleri.
TOPLUMSAL AYRIŞMA RİSKİ
Yabancı yatırımcılara verilen öncelikler, toplumsal bir ayrışmayı da beraberinde getiriyor. “Bu benim vatanım” diyenlerin birinci ev sahibi bile olamadığı bir ülkede, vatandaşlık pazarlığının hangi mantıkla savunulabileceği sorusu ortada kalıyor.
Son dönemde yabancılara yapılan gayrimenkul satışları, bu satışların fiyatları yukarı taşıması, sokaktaki vatandaşı her gün biraz daha yoksullaştırıyor. Bu gerilim, toplumda büyük bir öfke birikimine yol açıyor.
HİKAYENİN SONU?
Eğer bu politikalar düzenlenmezse, hikayenin sonu bellidir. Giderek yükselen fiyatlar, tüm toplumun dayanma eşiklerini zorluyor. Bu kriz, sürekli büyüyen bir çatlaktan daha fazlasına işaret ediyor.
Sorulması gereken şu: Bir vatandaşlığın satıldığı bir ülkede, geriye kalan ne olur?
2024: VATANDAŞLIK SATIŞININ GÜNÜMÜZDEKİ ETKİLERİ
2024 yılında, vatandaşlık için gayrimenkul alan yabancıların çoğu, şartlarını doldurup evlerini satmaya devam ediyor. Resmi verilere göre, son beş yılda bu şartla alınan evlerin %60’ı el değiştirdi. Kaynaklara göre, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün verileri bu oranın daha da artabileceğini gösteriyor.
Özellikle ekonomik kriz, artan fiyatlar ve azalan kira getirileri, yabancı yatırımcıların başka ülkelere yönelmesine neden oldu. Gayrimenkulün karını alıp başka ülkelerde yatırım yapmayı tercih edenlerin oranı %70’leri buluyor. Bu bilgi, gayrimenkul pazarını izleyen ulusal ve uluslararası raporlara dayanmaktadır.
Sonuç mu? Türkiye, bir yandan konut krizini derinleştirirken, diğer yandan vatandaşının yaşam standardını daha da aşağı çekiyor. Ekonomiyle vatandaşlık arasındaki bu hassas denge, yeniden düşünülmeli.